Bu yıl yaşadığımız kent Bursa’da olduğu gibi, ülkemizin genelinde Ramazan etkinlikleri, davetleri, iftar programları son sürat devam ediyor. Gün olsun ki görmeyelim siyasilerimiz her gün bir iftar yemeğinde, insanlarla kucaklaşma da, hasbihal  eylemekte, memleket meselelerini vatandaşla görüşmekte.

Gel gör ki diğer yandan da terör eylemleri tıpkı geçen yıl olduğu gibi baş göstermekte. Bugün İzmir’de askeri güçlere yapılan saldırıda 1 vatan evladımızı kaybettik, 2 de yaralı var. Öncesinde 2, öncesinde 8…  Son yılda 1000 memleket evladını teröre kurban vermişiz. O gençleri daha 20-22 yaşındaki ana kuzularını kaybettik de memleket mi kurtuldu. Savaş içindeyiz de bizim haberimiz mi yok?

Rakamın vehametine bakın: 1000(!) Sayılarla yazması, dile getirmesi kolay değil mi? 1000 kişi demek en az 10.000 bağrı yanık insan demek. 1000 demek; 1000 anne, 1000 baba demek… Evlerde baktığımız çiçekler solduğu zaman, dolaptaki yemek bozulduğu zaman, fanusta baktığımız Japon balığı öldüğü zaman ne kadar üzülüyoruz değil mi(!) Ya o analar, babalar… Evlat acısının ne olduğunu, hele ki böylesi bir hiç uğruna, Allah kimseye göstermesin; onlara sabır versin!

Geçtiğimiz yıl yaşananları gelin şöyle bir gözümüzün önüne getirelim. Cumhuriyet Bayramının arefesinde verdiğimiz şehitler için, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ile tüm kutlamalar iptal edilmişti. Bu gelişme ile ülke resmen ikiyi bölünmüştü. Bir yandan bir evlatları saygı ile onları anar, pisipisine gitmediklerini göstermek için onlardan af dilerken, diğer yandan Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşanmış PKK terör örgütü bir çok önemli temsil özelliği olan bir programı erteletebilecek başarıya ulaşmıştı. Doğru, yanlış. Tasarruf sahibi yöneticiler tarafından verilmiş bir karar, aynı birlikte kaybettiğimiz 14 şehidin arkasından.

Ya şimdi… 1 haftadan verdiğimiz kayıp 11 (on bir)… Ramazan eğlenceleri devam, iftarlar, fasıllar devam… Camilerde okunan bir iki dua, gerisi yalan… Şu an ülkemiz belki de bulunduğu en içler acısı durumu yaşıyor. İnsan canına değil, şehit verilen sayıya göre hareket ediyoruz. 1 vatan evladı kaybettiğimiz durumda, onlarca vatan evladı kaybettiğimiz üzüntüyü, tepkiyi, direnişi göstermiyor karakter yoksunu bir millet gibi davranıyoruz. Özellikle Çanakkale Savaşında en fazla şehidi veren bir şehirde bu konuda bir bilincin olmadığını görmek beni ayrıca üzülüyor.

Olimpiyatlardaki tutum ve davranışımız ne ise, terör olaylarına bakış açımızda aynı şekilde. Tabeladaki rakam dikkat çekmediği sürece, ana fikir ile, sorunların nedenleri ile en ufak bir ilgimiz yok. Olayların özüne bakamıyoruz kendimiz özden yaşamadığımız için.

Ülkemizin temel sorunu terör değil, terörizmdir. Bu ideolojiden ve getirdiği problemlerden her siyasi kesimin nemalandığını, hayatta kalmak için sarıldığı bir yılan olduğunu, timsah gözyaşlarından başka dökecek gözyaşı olmadığını anlamamıza umarım az bir zaman kalmıştır. Sizce bu ülkede evladını kaybetmiş bir babanın, vekil olabilme şansı nedir?

Timsah Gözyaşları

yorum