TED videolarından elbet bir kaçına sizde tanıklık etmişsinizdir. TED olduğunu bilmeseniz de, TED’in ne olduğunu hiç düşünmeseniz de bu videoların altyazılı versiyonlarına denk gelmişsinizdir. Ben ilk TED videolarını seyretmeye başladığımdan TED’i Amerikalı amcanın biri sanıyordum. “How I Met Your Mother” dizisindeki yalnız mimar Ted’i bilenleriniz vardır. Sonrasında meraklı bir şekilde araştırmaya başlayınca o TED’in benim düşündüğüm kişi olmadığını gördüm hatta sevindim. Kişi isimleri atfedilen kurum, kuruluş ve örgütlenmeleri pek sevdiğimi söyleyemem. TED, ilk konferansını 1984 yılında gerçekleştirdi. TED kelime olarak Teknoloji (Technology), Eğlence (Entertainment) ve Tasarım (Design) kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor ve TED’in tek bir vizyonu var; fikirleri yaygınlaştırmak.
TED ile tanışıklığım ve sonrasında beni TEDxReset‘e seyirci olarak katılmaya götüren bir serüvende var. İlk izlediğim TED videosu, milyonlarca kez izlenmiş olan Eğitim Uzmanı Sir Ken Robinson‘un “Okullar yaratıcılığı öldürüyor (Schools kill the creativity)” videosu olmuştu. Bu videoyu Sırbistan’da katıldığım “Yaygın Öğrenim Tekniklerinin Gençlik Çalışmalarında Kullanımı” Eğitim Kursu’nda eğitmenlerden biri bizlere göstermişti. Sonrasında bir kaç TED videosu daha izledim ama çokta takipçisi olmamıştım.
Taa ki İstanbul Bilgi Üniversitesi‘nin, sosyalmedya.co ile ortak düzenlediği “Sosyal Medya’da Marka Yönetimi” sertifika programına katılana kadar. O eğitim ile birlikte blog sayfalarına ilgim arttı ve sosyal medya uzmanlarını yakından incelemeye başladım. Öyle ki sanal alemde Serdar Kuzuloğlu ile tanıştım. Umarım bir gün ortak bir çalışma kendisi ile yapabiliriz. Kendisinin bir TEDxReset 2011 etkinliğinde konuşmacı olduğunu görünce, blog sayfasının düzenli okuyucusu olmaya başladım. Daha öncesinden bir kaç blog sayfası açmış, sonra beğenmeyerek kapamıştım. Blog yazıları her kadar daha çok teknoloji ekseninde olsa da, kendi düşüncelerimi paylaşmak üzere bende kendi blog sayfamı yapmaya karar verdim. 3 yıldır parasını ödediğim ama kullanmadığım alan adımın yeniden doğduğu gün oldu, o gün. Neyse yazmaya başladım, bir yandan TED’i araştırmaya başladım. Sivil toplum ve gençlik çalışmalarında yer almam sebebiyle, Slovenya’da düzenlenen TEDxBled etkinliği için konuşmacı olmam konusunda bir talep geldi. Ancak kendimi hazır hissetmediğimden başvurumu göndermedim. Zaman oldu, TED ve TEDx konferanslarını BurSanat’taki eğitimlerimiz esnasında da kullanır olduk. Öyle ki, bizim söylediğimiz ama derdimizi anlatamadığımız yerde, konferans konuşmacıları sahneye atar olduk.
Bu arada TED etkinliği biri Amerika West Coast diğer İrlanda’da olmak üzere iki kez yapılmaktadır. Bu etkinlikler TED kendi düzenlediği dünya çapındaki konferanslardır.
TEDx organizasyonları ise TED’den akreditasyon alınarak düzenlenen bağımsız konferans organizasyonlarıdır. Harvard Business Review’un bu ayki Türkiye edisyonunda TEDx’in TED’in kontrolünden çıktığına dair bir makale mevcut. Makaleye göre 2009 yılında yapılan TEDx etkinliği sayısı 279, 2010’da 956, 2011’de 1848, 2012’de 2733’dür. Rakamlardan da görüldüğü üzere sayısı yıldan yıla kat be kat artmakta olan bir organizasyon var karşımızda. Bu etkinliklerin artık alıp başını gittiğini, markaya katılımcıların TED’in kendisinden daha fazla sahip çıktığını görmekteyiz. TEDxReset etkinliğinde de gördüğüm üzere, bazı katılımcıların gözünde etkinlik kalitelerinin de düştüğü tespitinin yapıldığını; bazı katılımcıların ise TED’in kendisinden çok TEDci olduğunu söyleyebiliriz.
12-13 Nisan Cuma ve Cumartesi günü TEDxReset etkinliği Kritik Kavşaklar teması ile TİM Maslak Gösteri Merkezi‘nde yapıldı. Cuma günü olan programa iş sebebiyle katılamadım. İş çıkışında İDOBÜS ile mi BUDO ile mi gitsem derken, hareket saatleri daha uygun olduğu için İDOBÜS’ü tercih ettim. Bursa’dan İstanbul’a ulaşım gerçekten en başta İDO’nun girişimleri ile çok kolay hale geldi. Artık 2 saatte çok konfor bir şekilde, tren aktarmaları ile Mudanya Güzelyalı’ya, Kabataş’tan da Tünel ile Taksim’e yaklaşık 3 saatte ulaşabiliyorsunuz.
Cuma etkinliklerini kaçırmanın üzüntüsü, Cumartesi etkinliklerinin Cuma günküne göre uzun olması sebebiyle sevinçli bir şekilde Maslak yollarına düştük. TİM Maslak’a ulaştığımda, salon tercihinin ne kadar isabetli yapıldığını, karşılamanın ne kadar güzel yapıldığını gördüm. Biletini daha önceden online olarak satın almış herkesin yaka kartı hazır olarak, karşılayan host ve hostesler kaydınızı alıyor. Sonrasında fuaye alanında yerinizi alıyorsunuz. İlk konferans başladıktan sonra ben ortama girdiğim için, salona girmeden çevrede biraz gezerek ortamı tanımaya çalıştım. Salona girdiğimde karşılaştığım manzara, ekran karşısında izlediklerimden tamamen farksız idi. Sahne ve dekor tasarımı kusursuz yapılmıştı. Müzik gruplarının yerleşim düzeni sahnedeki Kritik Kavşak noktasının zaman zaman üzerine gelse de, konuşmacılar dekoru kendi sunumları doğrultusunda kullanabildiler. Programın kitapçığı çok iyi tasarlanmış ve bilgileri de çok tatmin edici, kısa ve öz hazırlanmıştı.
Kritik Kavşaklar teması ile gerçekleştirilecek bir etkinlik olması benim için özellikle önemli idi. Çünkü tam da hayatımda olan bazı konularla ile ilgili karar verme aşamasındayım. İş, eğitim, sosyal hayat ve özel hayat… Önemli kararlar arefesinde olduğum bu dönemde, tanıştığım insanlar, karşılaştığım olaylar, gözlemlerim neredeyse tamamı bu kararları verebilmem için bana aynalık yapıyordu. Kritik Kavşaklarda benim için tam da öyle bir zamanda çıkageldi, her ne kadar etkinliğin hazırlığı 6-7 ay öncesinde başlamış olsa da…
Biraz TEDxReset konsepti, ekibi, konuşmacıları ve sponsorlarına değinecek olursak… Küratör Ali Üstündağ şöyle diyor bu yılın teması ile ilgili olarak “Tüm dünyada, Ortadoğu’da, kendi coğrafyamızda büyük değişim rüzgarları esiyor; fikirler, güçler, inançlar, toplumlar, kültürler, iktidarlar, saflar değişiyor. Zamanı durdurma şansımız yok, değişim elzem. Teknoloji artık elimizin altındaki cep telefonlarıyla, tablet bilgisayarlarla, kullandığımız araçlarla sınırlı değil, artık çok daha fazlası ve bizi sürekli dönüştürüyor. Biz her gün yeni sürümlerini üreteduralım, kendimizin ve kendi hayatımızın yeni sürümlerini doğuruyoruz her yeni gün. Yeni sosyal hayatlar, yeni iş yapış yöntemleri, yeni mekanlar, yeni formlar, yeni tasarımlar. Tüm bu değişim öyle hızlı ki, kimi zaman sadece “durmaya”, “düşünmeye”, “alternatifleri anlamaya”, “seçmeye” bile şansımız olmuyor. Ta ki kendi alternatiflerimizi yaratıncaya kadar. İşte bunun için, bu sefer çok daha “Kritik Kavşaklardayız!”.

TEDxReset’i gerçekleştiren ekipte Burcu Çarıkoğlu, Umut Ekmekçi, Can Üstündağ, Kerem Çobanoğlu, Mine Bal, Denise Thomsen ve Buğra Özçelik var. Küratör Ali Bey’in son sunuş kısmında ekibi tanıtırken bazı ekip üyelerinin isimlerini yanlış söylemesini, son günlerde yapmış olduğu yoğun mesailere veriyorum. Ali Bey’den açılmış iken konu, Aziz Kedi’nin daha önceden de dediği gibi gerçekten sponsora, sponsör diyor. Duyduğumda gerçekten içten bir gülümseme hali oluştu bende.
Kritik kavşaklar temasına gayet uyumlu seçilen oturum adları vardı. Kaçırdığım cuma oturumları “Neler Oluıyor?” ve “Hangi Kavşaklar?”, katıldığım cumartesi oturumları ise sırasıyla “Gerçekten Seçer Miyiz?”, “Yanlış Karar Var Mıdır?”, “Kendi Alternatiflerimizi Yaratmak” ve “Evet, Hala Umut Var” şeklinde seçilmişlerdi. Oturumlar ile aynı doğrultuda idi sunumların bir çoğu. Arada bazıları var ki, ne anlattıklarını bile anlamakta zorlandım. Öyle ki yaptıkları çalışmalardan daha çok kendi düşüncelerini anlatmaktan öte geçemediler. Bazı sivil toplum ve aktivist grup temsilcilerini gördüğümde ise, yaptıkları sunumların sadece toplum önünde sunum yaparak kendini ikna etme çabaları olduğunu düşündüm. Olumlu yönlerini ortaya çıkarak olursak, Levent Erden‘in “YetinMe”, Agah Uğur‘un “Sophie’nin Seçimi”, Selin Girit’in “Doğru Ne, Yanlış Ne?”, Hakan Bilginer‘in “Göz Ucuyla Bakılması Gereken Bir Şey Olarak Hayat”, Burak Ulman’ın “Karenin dışına Çıkmak”, Selim Zafer Ellialtı’nın “Evladım, Sen Ne İş Yapıyorsun?”, Serdar Paktin‘in “Orada Olmayan Kavşaklar: Merak Etme Yalnız Değilsin”, Dietmar Dahmen’in “En Büyük Değişim” ve Deniz Alnıtemiz‘in “İşte Bu Her Şeyi Açıklar” sunumlarını çok yaratıcı ve anlamlı buldum. İsimleri böyle uzun uzadıya yazıyorum ki, videolar youtube’da yayınlandığında sizlerde merak eder, izlemek isteyebilirsiniz diye.
Özellikle cumartesi gününün en çok alkışını alan isim olarak BBC Londra Türkçe Servisi‘nde Gazeteci olan Selin Girit‘in ülkemizin dışarıdan görünmesi, politika duruşumuz, siyasi çekişmelerimiz ve özellikle kişi hak ve özgürlükleri ile ilgili olarak “dili tutulmuş gazeteciler”in durumu ile ilgili paylaşımları, inanıyorum ki videosu yayımlandığında çok ilgi görecek, birilerini rahatsız edecektir. Doğru ve Yanlış’ın ne olduğunu, doğrunun kime göre, yanlışın kime göre olduğunu ne güzel sorguladı halbuki kendisi: “Doğru’yu kim söyleyecek, doğruyu söyleyenlere ne olacak?”
Organizasyon ile ilgili söylenecek çok az şey var, neredeyse kusursuz bir etkinlik oldu. Sosyal medya paylaşımları, canlı yayın servisi, host ve hostesler, sahne görevlileri, dekor tasarımı, kahve araları ve öğle yemeği kesinlikle çok iyiydi. Kahve aralarında kişilerin birbirleri ile sohbet ortamı doğdu; paylaşımlarda bulunuldu. En iyi yapılan planlamalardan biri de, her oturum sonunda farklı bir müzik grubunun sahne alması oldu. Özellikle Kolektif İstanbul, ki kendileri ile 2. buluşmam oldu, katılımcıları, konuşmacıları, resmen sahnede oynattılar (biraz abartıldı mı ne?). 123band’ı dinleyememem ise benim için hüsrandı. Son dönemde tanıştığım en iyi müzik grubunu dinleyemedim, özellikle solisti Dilara Sakpınar ile fotoğraf çektiredim (artık bir sonrakine). Konferans sponsorları için zaten diyecek bir şey yok. Alanının en ön planda olan kurumları teker teker hep oradaydı. Banka, içecek, dijital medya, ulusal medya, daha bir çok şirket programın sponsorluğu yapıyordu.
TEDxReset benim Türkiye’de yapılan TEDx’ler arasında videolarını izlediğim ve takip ettiklerimin arasında en başarılı olanıydı. Programdan aldıklarım tam da istediğim etkiyi yarattı bende diyebilirim. Diğerlerinin yaşam tecrübesini dinlemek, düşüncelerini anlamak ve onun ötesinden insanın kendisini anlaması karar verme sürecini kolaylaştırıyor. TEDxReset’i takip eden hafta içerisinde, yüksek lisansımı bırakma kararı aldım, işimle ilgili planlarımı revize ettim, gönüllü işler yaptığımız BurSanat‘ı daha profesyonelleştirme ve Türkiye çapında iyi işler yapma kararı aldık, TEDx‘i Bursa’da yapmaya karar verdik (Ali Üstündağ ve ekibinden destek talep ediyoruz bu konuda), gibi bir takım yeni kararlara vesile oldu, bu 1 günlük İstanbul gezisi. Emeği geçen herkese teşekkürler.
İzlemeyenleriniz var ise, Aziz Kedi’nin bende güzel etkiler yapan 2011 yılında TEDxReset’te yaptığı konuşmayı izleyebilirsiniz?
Not: Bu yazıda çok fazla TED ifadesi kullandığımın farkındayım, TED’i TED demeden anlatmanın bir yolunu bulamadım…