Mahfel’i bizler buluşma, toplanma yeri olarak bilirdik. Şüphesiz her Bursa’lı Mahfel’de bir güzel anısı, şehir dışından gelen yerli turistlerin bir uğrayıp, çay içmişliği vardır. Gel gör ki son dönemdeki “siyasi” olabileceğini düşündüğüm çekişmeler Mahfel’i nereden nereye getirdi gelin bir bakalım…
Mahfel, Osmanlı döneminde dört masalı Vorpahnam Gazinosu, 1913 yılında Türk Ocakları Bursa Şubesi olarak kullanılmıştır. Ve Yunan kuvvetlerinin Bursa işgali sırasında 3 yıla yakın bir süre kapalı kalmış olan bu mekan, Ekim 1922’de İsmet Paşa, Hamdullah Suphi, Bursa milletvekili Muhittin Baha Pars, Yahya Kemal Beyatlı’nın da katıldığı bir törenle yeniden faaliyete geçmiştir. Türk Ocağı, daha sonra mektep olarak da hizmet veriyor. Latin harflerinin kabulünden sonra, burada vatandaşlara Türkçe öğretiliyor. Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra “Cumhuriyet Aile Gazinosu” olarak kullanılan mekandır Mahfel. Rıdvan Bey’in kahvesi ve günümüze uzanan adı ile ‘dostların toplanma yeri’ olarak tanımlanan ‘Mahfel’ yakın tarihte de pek çok sıkıntı atlatıyor. 1956 yılında İşçi Sigortaları Genel Müdürlüğü’nün mülkiyetine geçen binanın yerine otopark yapılması düşünüldüğünde, yapının tarihi ve mimari değeri ortaya konularak karşı çıkılmıştır. Bu karşı çıkışı yapan Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu, 1980 yılında da Mahfel Kahvehanesi’ni “Korunması Gerekli Kültür Varlığı” olarak tescil etmiştir.
Mahfel Kahvehanesi, korunması gerekli kültürel varlıklar arasında, kamu eliyle değil, kişisel olarak inşa edilmiş, toplumsal kullanımlı bir yapı olması nedeniyle ayrı bir özellik taşır. Nitekim, 1985 yılında yenilenmesinde sakınca olmadığı kararıyla bazı değişiklikler yapılan mekan, günümüze geleneksel yapı malzemesi korunarak ulaşabilmiş binalar arasındadır. Ahşap-karkas (bağdadi) olan binanın bodrumunun Gökdere cephesinde açığa çıkan duvarlarındaki tuğla hatıllar, dikkat çekmektedir.Reşat Nuri Güntekin, Sabahattin Ali, Oktay Akbal, Orhan Kemal gibi nice edebiyatçının sohbet ettiği yer olan Mahfel, Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun şiir okuduğu Setbaşı Köprüsü ile ayrılmaz bir bütündür.
Setbaşı Köprüsü denince Mahfel, Mahfel denince akla Setbaşı Köprüsü gelir. Çocukluk yıllarımdan hatırlarım şu an ki Setbaşı Kütüphanesi’nin şu an ki yeri olan Evlendirme Dairesini. Bursa’da Evlendirme Dairesinde nikahlanan her çiftin, her ailenin Mahfel ile mutlak bir anısı vardır. Görmedim ancak duyduğum kadarıyla biliyorum ki bir çok genç zamanında Mahfel’de görüşüp, tanışıp sonrasında karşıdaki Evlendirme Dairesinde ailelerini kurmuştur.
Yılların Mahfel’ini yaklaşık 20 yıldır işletiyordu Kahramanmaraşlı Tahir Deveci. Mado (Maraş Dondurması) markası da kendisinin çabası ve uğraşı ile Mahfel ile özleşmiş, insanlara tarafından yaz aylarında Maraş Dondurması, kış aylarında ise sahlep tatmak için uğrak mekanlardan biri olmuştu. Bildiğim kadarı ile de son yıllarda bir çok restorasyon gerçekleştirdi yapıda, ciddi de bir yatırım yaptı.
Köşe Yazarı Mustafa Özdal bakın ne diyor Mahfel’in satışı ile ilgili:
“Kentin en değerli yerinde faaliyet gösteren manevi değeri yüksek çay bahçesi, iki kez satılmak istense de bir türlü ciddi bir talip çıkmadı. Sadece bir firmanın girdiği ilk ihalede hayli düşük bir rakam teklif edilirken ikinci ihaleyeyse tek bir firma bile katılmadı.Peki şimdi ne olacak? Olağanüstü bir gelişme olmazsa Mahfel satılmayacak! İl Genel Meclisi Başkanı Nedim Akdemir, iki kez ihaleye çıkmalarına rağmen satışın gerçekleşmemesi nedeniyle 3. kez ihale kararı almalarının zor olduğunu belirtti. O halde Mahfel kapalı halde durmaya devam mı edecek? “Hayır” dedi Akdemir… Kuvvetle muhtemel, İl Özel İdaresi ya kendisi işletecek ya da 10 aylığına bir işletmeciye kiralayacak. Ancak Mahfel’in kapıları kapalı kalmayacak hiç bir şekilde. Bu arada Akdemir’le Bursa Ticaret Odası Başkanı Rıza Aydın’ın teklifini de konuştuk. Aydın, ihale olmaması şartıyla Mahfel’i 7 milyon 800 bin lira satın almaya hazır olduklarını açıklamıştı. Akdemir, Mahfel’i Bursa Ticaret Borsası’na satmaktan memnun olacaklarını belirtti ancak yasal olarak bunun mümkün olmadığını belirtti. Çünkü, ihalesiz satışın yasalara aykırı olduğunu hatırlattı. Yani Akdemir, dolaylı yoldan Rıza Aydın’ın teklifini reddetti… Ayrıca bir de sitemi vardı Aydın’a… 2. ihaleye katılmaları halinde Mahfel’i satın alabileceklerini hatırlatan Akdemir, “Keşke ihaleye katılsalardı” dedi…
Mahfel’in ilk ihalesini, Bursa ile hiç bir ilgisi olmayan Trabzonlu bir iş adamının aldığını. Eski işletmecinin sonrasında açtığı dava ile bu ihaleninde iptal olduğunu da duyduk.
Tüm bu gelişmelerin ardından, Mahfel’in ihale süreci şu an askıda. Çünkü yeni 6360 sayılı yeni belediye yasası gereğince, İl Özel İdareleri kapatılacak, tüm mal varlığı bayındırlık ve iskan il müdürlüğü ile belediyelere devredilecek. Önümüzdeki yerel seçimlerin Mart 2014’te gerçekleşecek olması ile beraber Mahfel, İl Özel İdaresi’nden belediyeye devrolunacak.
Satışı belli olan, yasası çıkmış olunan bir karar varken bu satışı gerçekleştirmek neden istendi, neden satıştan vazgeçip, bir işletmeciye verilmedi diye düşünmeden edemiyor insan(!)
Peki Mahfel’in akıbeti nedir? Bu sorunun cevabının bilen tahmin ediyorum ki bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda insan ki onlarda konuşmuyor, neler oluyor bir açıklama yapmıyor.
Mahfel’de yaklaşık 2 aydır kermes manzaraları dikkatimizi çekiyor. Bursa’da ne kadar dini gruplar ve cemaatlerle bağlantısı olan dernek, vakıf, öğrenci yurdu var ise, Mahfel’de peşi sıra kermes düzenliyorlar. Çay ve gözleme furyası ile başlamış olan kermeslerde çığır açılmış artık döner kebap, pilav, çeşit çeşit tatlılar olduğu gibi çeyiz ürünleri ve kıyafetler bile satılıyor. Hatta o kadar ki, dere kenarındaki bahçeye kadar taşıyor bu kermes çılgınlığı. Bursa için tarihi ve kültürel değeri olan bu alanda panayır ortamı yaratılıyor resmen. Ayrıca serbest piyasa ekonomisinin gereği olacak ki, her türlü ürünün satışını yapabilen bu dernek, vakıf ve yurtlar, çevredeki esnafın işlerinde de bir azalmaya muhakkak ki neden olmuştur. Hiç hesapta yokken, esnaflarında bu kermes hareketliliğini anlamadığını düşünüyorum.
Peki nasıl oluyor? Bu derneklerin orada kermes açma izinleri nereden sağlanıyor. Satış yapılan ürünlerin makbuzları kesiliyor mu diye soracağım ancak biliyorum ki yaptığım alışveriş sonrası bana ne fiş, ne de makbuz verdiler. Mahfel’i kiralamanın bedeli nedir? Kimler, hangi kurumlar ya da hangi gruplar Mahfel’i kiralayabiliyor. Kimse demesin isteyen herkes Mahfel’i tutabiliyor ve kermes düzenliyor diye, inanacak değiliz.
En çok üzüldüğüm noktalardan biri ise, Bursa’da Mahfel’in gerçek anılarını yaşayan kişilerin, yaşça büyük abilerimizin Mahfel’in satışı dedikodularının dolaştığı süreçte kamuoyu oluşturacak açıklamalarda bulunması ve arkasından kuzuların sessizliğine gömülmesi. Bu sessizlik beni “acaba zamanında neden seslerini çıkardılar, bir maksatları mı vardı?” şeklinde de düşündürüyor çünkü bu hareketin devamı gelmedi.
Ben Bursa’nın Bursalı yöneticilerine, büyüklerine, abilerine; Mahfel’in anılarını taşıyanlarına seslenmek istiyorum. Bu sessizliğinizi bozun, düşüncelerinizi dile getirin, ve bizleri her gün gözleme ve dönerin birbirine karışmış kokusunu yararak geçme zorunluğundan kurtarın. Mahfel, 3-5 tane derneğin, vakfın ya da öğrenci yurdunun (onlar kendilerini her ne kadar hayır kurumu olarak görseler de) o kültürel mekanı panayıra ya da piknik alanına çevirmesi için yapılmadı.
Umut ediyorum en kısa zamanda bu yanlış adım giderilir, seçimler ve sonrasındaki süreç beklenmeden Mahfel yeniden vatandaşa hizmet vermeye başlar.
Not: Bu yazıyı yazarken aklıma Bursa Büyükşehir Belediyesi‘nin Bursa kültür ve tarihi üzerine çıkartmış olduğu kitaplar geldi. Bu konuda da detaylı bir çalışma yapılsa, kent arşivine önemli bir eser kazandırılmış olur.