GAPGENÇ Festival; bölgesel, ulusal, uluslararası boyutta festivale katılacak gençler arasında bir diyalog geliştirilmesine yönelik platformların oluşturulmasını, farklı ülkelerden gelen farklı kültür ve tecrübelere sahip gençlerin yapılacak aktivitelerle kaynaşmasını ve gençler arasında hoşgörü kavramı hakkında farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır. Farklı kültürlerden gelen gençlerin farklı bakış açıları görmelerini ve gençlerin duygularını farklı bir platformda paylaşmalarını sağlamak amacıyla yola çıkılan; sırayla Mardin, Batman, Gaziantep ve Siirt’te gerçekleştirilen GAP Gençlik Festivali’nin beşincisi, bu yıl 10-13 Mayıs 2013 tarihlerinde Adıyaman’da gerçekleştirildi. Festivalin bölgesel anlamdan öte evrensel anlamda önemi; gençlere yeni bakış açısı kazandırması, birbirleriyle fikir alışverişi içinde olmaları, iletişim ve işbirliği gibi kavramları geliştirebilmelerini sağlamasıdır. Festival; gençleri, gençlik kuruluşlarını, genç sanatçıları ve eğitmenleri bir araya getirerek; birbirlerini kültürel, sanatsal ve sosyal değerleriyle daha yakından tanımalarına, birbirleriyle bilgi ve birikimlerini paylaşmalarına olanak sağlaması oldu.

GAPGENÇ Festivali’ne Bursa’dan araçla gitmeye karar verdik. Geçtiğimiz yıl Siirt’te gerçekleştirilen festivale BurSanat adına katılan 2 arkadaşımız olmuştu. Bizlerde bu yıl, hem Güneydoğu Anadolu Bölgesini daha yakından tanımak, hem Türkiye’nin bir çok yerinden gelen sivil toplum kuruluşu ve gönüllü gençlerle diyaloga geçmek, hem kendi kurumumuzu tanıtmak, hem de başvurusunu yaptığımız projenin sunumunu yapmak üzere Adıyaman’a doğru yollara düştük.GAPGENÇ düşünce olarak gerçekten önemli bir açığı doldurmakta. Bölgedeki gençleri, diğer bölgelerden de gelen gençler ile kaynaştırmakta, bölgeler ve şehirler arasındaki ön yargıları kırmakta, gençlerin birbirleri ile olan diyaloglarını güçlendirmektedir. Organizasyonun yine GAP İdaresi yetkilileri ve de özellikle GAP Gençlik ve Kültür Evi sorumluluları ve gönüllüleri tarafından yapılması da bu sivil inisiyatifin etkisini ortaya koymaktadır.

Festival vesilesiyle yapılan festival açılış yürüyüşü belki de Adıyaman’ın hiç görmediği kadar ihtişamlı ve göz kamaştırıcı olmuştur. 5 bine yakın insan – gönüllüler, katılımcılar, vatandaşlar – hepsi birden ellerinde festival dövizleri, bayraklar, festival tişörtleri giymiş şarkılar söyleyerek, kapatılan sokaklarda Meksika Dalgaları yaparak yürüdü. Yürüyüş boyunca insanlar, tek yürek olmuş, hayat o an durmuşçasına bir aradaydı. İstanbul’dan Şırnak’a, Bursa’dan Mardin’e, Diyarbakır’dan Adana’ya kadar binlerce genç, evlerinin camlarından, kafelerin balkonlarından taşan Adıyamanlılar, 7’den 70’e herkes sokağa döküldü. Festival yürüyüşünün görkemi, festivalin kusursuz organize edildiği izlenimini oluşturdu bizlerde. Sonradan çok yanıldığımızı gördük…

GAPGENÇ, bu yıl 5. kez düzenlenmesine rağmen, özellikle bu yıl bir çok genç tarafından beğenilmedi ve etkisiz bulundu. Bir çok genç, festivalin 2. günü Adıyaman’dan ayrıldı. Sebeplerine gelecek olursak… Bursa’dan yaklaşık 1200 km yol yaparak, yolda biraz da oyalanarak, 17 saatte Adıyaman’a vardık. Adıyaman’a ulaştığımızda ilk olarak konaklayacağımız daha önceden söylenen ve Adıyaman Üniversitesi’nin yanına kurulmuş olan çadır kente doğru yöneldik. Çadır kente ulaştığımızda, hiç kimseyi bulamadık çadırlar ve çadırların başında bekleyen 2 genç arkadaştan başka. Onlarda başka şehirden gelmiş gönüllüler konaklama alanına bekliyorlardı. Nereye kayıt yaptıracağımızı sorduğumuzda, şehir merkezine gitmemiz gerektiğini söylediler. Üniversite ile şehir merkezi arası ise yaklaşık 5-6 km var. Merkeze gittiğimiz festival yürüyüşünün olduğu alana gittik ve festival yürüyüşüne katıldık.

Festival yürüyüşünün ardından, tekrar aracımızı alarak çadır kentin olduğu alana gittik. Gördüğümüz manzara yine aynı idi, çadırlar ve başında bekleyen 2 genç. Bize çadır kente kalınmayacağını, evvelsi gece şiddetli yağmur yağdığını, çadırların su altında olduğunu ve zeminlerinin açık olduğunu söylediler. Onlarda durumda habersizdi. Alternatif olarak nerede kalınacağını sorduğumuzda, bizi kapalı spor salonuna yönlendirdiler. Kapalı spor salonunu sora sora yaklaşık 1 saatte bulabildik. Vatandaşın, kapalı spor salonunun yerini bilmemesi, festival organizatörlerinin söz konusu gelişme ile ilgili olarak şehir dışından gelecek olanları (daha önce kayıt yaptırmalarına ve iletişim bilgilerine sahip olmalarına rağmen) gerçekten şaşırtıcı idi. Çadır kentin yolunu tuttuğumuzda biz, festivalin ilk gecesi olan Mustafa Ceceli konseri başlamak üzereydi. Hava bir anda serinlemiş, kara bulutlar kendisini göstermiş, yağmur yağmak üzereydi. Bu kara haberde Hatay – Reyhanlı‘dan geldi. Belediye binası önündeki patlama sonucu 40 vatandaşımız vefat etmişti. 100’e yakında yaralı vardı. Bu haber festival yürüyüşünün sonrasında gelmiş, konserin iptal olma durumu konuşulmasına rağmen, halka duyurusu yapıldığı için insanlar akın akın Stadyum’a doğru gidiyorlardı. Engellemek neredeyse imkansızdı. Konser başladığından biz ancak kapalı spor salonunu, konser sebebiyle kapalı olan yolları aşarak bulabildik. Zaten konsere gitmek gibi en ufak bir düşüncemizde yoktu Adıyaman’a gelirken. Sonrasında gök gürültüleri ve şimşekler ile başlayan sağnak yağış 30-40 dk sonra konserin iptal olmasına neden oldu, Reyhanlı’da vefat edenlerin ruhunu dinlendirircesine. Sonraki günlerde yapılması planlanan tüm konserlerde Reyhanlı olayının detaylarının belli olmasıyla iptal edilmiş oldu.

Kapalı spor salonuna vardığımızda, bir kayıt masası bulduk, iğreti bir şekilde kurulmuş olan. Önünde yığılı vaziyette 40’a yakın kişinin içerisinde bir görevli bularak, Bursa’dan geldiğimizi ve neredeyse 1 gündür yolda olduğumuzu, bize bilgi vermesini istedim. Kayıt masası çok kalabalık olduğundan, kaydımızı sonra yaptırabileceğimizi söyleyerek bize yemek fişi verdi ve yemek dağıtım aracına yönlendirdi. Yemek aracına gittiğimizde gördük ki yemek bitmiş. 1100 kişilik yemek dağıtımının yapıldığını ve kalmadığını söylemeleri üzerine, çevrede yemek yiyebileceğimiz bir restoran arayışın başladık. İlk bulduğumuz polis memuruna güzel bir yer sorduk. Verdiği cevap ise anlamlıydı “İşiniz mi yok Bursa’dan geliyorsunuz konser için”. Kendisi İzmir’den gelmiş, genç bir polis memuruydu. Gelmiş amacımızı anlattıktan sonra, kendilerinin de uğrak yeri olan Kervansaray Restoran’ın yolunu tuttuk, yemeğimizi yedik.

Yol yorgunu, uykusuz ve yöresel kebapların ağırlığı ile yeniden spor salonuna döndük. O sırada konser bitmiş insanlar, yağan sağnak yağmurda sırılsıklam olmuş evlerine dönüyorlardı. Salona vardığımızda kayıt masasının bulunduğu yerde bir suni gölet gördük. Kayıt masası ortada yoktu. İmzamızı atamamış, bilekliğimizi ve tişörtümüzü alamamıştık. Bilekliği olmayanlar ise salona alınmıyordu. Neyse ki güvenlik görevlisi, halimizden anladı da bizi içeriye aldı. O gece erkekler kapalı spor salonunda, kızlarda güreş-taekwando-eskrim gibi sporların yapıldığı salonda kaldılar. Spor salonunda kalamadık o gece, sıcak-ter kokusu-kalabalık nedeniyle. O geceyi arabamızda geçirdik. Neyse salon duş almaya elverişliydi, rahatlıkla üstümüzü değiştirebildik. O gece spor salonunda kalanların kimler olduğu, nereden geldikleri, ne kadar kalacakları konusunda hiç bir fikrimiz yoktu. Zaten sonraki gün kalanların sayısı yarı yarıya azaldı.

Festival programında konserler, atölye çalışmaları, STK fuarı ve paneller gibi dolu bir program görünüyordu. STK Fuarı, Adıyaman Demokrasi Parkı’nda, atölyeler Cumhuriyet İlköğretim Okulu‘nda, konserler stadyumda, konaklama kapalı spor salonunda, paneller ise Adıyaman Kültür Merkezi’nde olmak üzere her biri farklı farklı alanlarda idi. Yağmur sebebiyle STK Fuarı ancak 3-4 saat gerçekleştirilebildi. Atölye çalışmalarının programları zaman zaman aksadı ya da yapılmadı, değişikliklerden haberimiz olmadı. Konserler zaten iptal edildi. Paneller ise sosyal sorumluluk teması ile tamamen bir muamma oluşturdu. Tüm bu mekanların ayrı ayrı alanlarda olması, bu çalışmaların birbirine görece daha yakın bir alanda, bir kampüste olmaması etkisini biraz azalttı. Kentin farklı alanlarının kullanımı adına olumlu etkisi vardı ancak bu etki de sağnak yağış ile birlikte kaosa dönüştü.

Adıyaman Valiliği ya da Belediyesini tebrik etmek gerekir, inanılmaz güzel ve kullanışlı bir fuar alanı yaratmışlar Demokrasi Parkı’nda. Bu fuar alanı bir çok etkinliğin gerçekleştirilmesini sağlıyor gibi görünüyor. Bursa’da bile sahip olmadığımız bir mekan oluşturulmuş.

Panellere gelince… Keşke STK Fuarına katılmış olan kuruluşlar kendi çalışmaları ile ilgili sunumlar yapsa idi. Daha verimli olabilirdi. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (KSS) Başkanı ve Türkiye Sosyal Sorumluluk Derneği Genel Sekreter ile Banvit ve Statkraft şirketlerinin temsilcilerinin konuşmaları gerçekten festival konsepti ile uyumsuzdu. Anlattıkları GAP bölgesinden katılım gösteren bir çok genç için bir olabilirdi, ancak uluslararası ölçekte olan kurumsal şirketlerin çalışan performansını artırması için gönüllü çalışmaları teşvik etmesini bilmelerine ne kadar ihtiyaçları vardı ki. Panel süresince anlatılan tek konu şirket yaklaşımı ile sosyal sorumluluğun ele alınması idi. O da kurumun sonuç itibariyle satışlarını daha da artırması, personel sorunlarını yaşamaması için. Banvit yetkilisinin “aslında bu konuda benim anlatacak çok fazla bir şeyim yok ama bu çalışmalar önemlidir” demesi, Statkarft yetkilisinin ise “Siirt bölgesinde yatırımlar yapıyoruz; bu sebeple Siirt Valiliği ile ortak projelerimize 7 milyon $ aktaracağız” demesi, sosyal sorumluluk ile ilgili bir durum mudur yoksa kazançlarını artırmaya yönelik bir durum mu? diye sesli düşünüyorum. Petrol şirketlerinin logolarında yeşil ve sarı gibi çevreci renkleri seçmesi, çevreci sloganlar edinmesi örneğindeki gibi. Panel bu anlamda hüsrandı. Özellikle KSS Başkanı Serdar Bey’in “hadi gençler, burada bizim konuştuklarımızı tweet atın, sonrasında en çok retweet alanı festival sonunda ödüllendireceğiz” şeklindeki çıkışı, kendi marka değerini GAP’ta yer alması sebebiyle artırmaya yönelik basit bir söylem oldu gerçekten.

Panel
Özel Sektör Temsilcileri “Sosyal Sorumluluk” Anlatıyor

Festivalin en güzel yeri, Adıyaman’ın en eski okulu olan Cumhuriyet İlköğretim Okulu idi. Çok eski ve tarihi olan bu mekan, vizyonu geniş yönetici ve öğretmenler tarafından modernize edilmişti. Okulun girişinden itibaren tabelaların İngilizce olması, duvar boyamaları, görsel çalışmalar ve dahası… büyük kentlerde olmayan türden çalışmalar. Okul bahçesinde ve sınıflarda bu çalışmaların yapılması gerçekten güzel oldu. Yemekleri yiyecek alanın olmaması haricinde etkinliklerle ilgili bir sıkıntı olmadı. Okulun temizlik görevlisi yüzlerce gencin ne yaptığını anlamadığını ve okulun nasıl temizleneceğini düşünmesi bir yana, katılımcıların en rahat kullanabildiği alan bir ilköğretim okulu oldu festival kapsamında.

GAP İdaresi tarafından desteklenecek olan 3 proje için daha önceden duyuru yapıldı. Konu başlıkları, temalar belirlendikten sonra başvuru formları GAP İdaresine gönderildi. GAP İdaresi ön elemeyi 6 projenin geçtiğini festivalden önce bizleri arayarak söylediler. Festivalde jüriye sunum yapacaktık. Her proje grubunun bir toplantı odasında bekleyen jüri karşısına çıkacağını ve sonrasında sunumlarını bilgisayar ortamında yapacağını düşünüyorduk. Son gün öğrendik ki, yukarıda bahsettiğim panelin sonrasında proje sunumlarımızı kısaca kürsüye çıkarak yapacakmışız ve jüri içlerinden birisini seçeceklermiş. Nitekim 6 projeden 5’inin sunumu yapıldı. 1 proje Batman’dan, 1 proje Bursa’dan, 1 proje İstanbul’dan, 2 proje’de Şırnak’tan geldi. Proje sunumları hasbelkader yapıldı. Bazı proje sahipleri, projenin sorumlusu burada değil ama ben bildiğim kadarı ile sunacağım diye bile sunum yapabildi. Tüm sunumlar bittikten sonra KSS Başkanı Serdar Bey, en yanlış hareketi yaparak alkış ve 1’den 5’e kadar parmak gösterme şeklinde ilk oylamayı yaptı. Dolayısıyla 50-60 kişilik bir grup ile Şırnak’tan gelen gençler salonda en fazla sesi getirdiler. Salonda 3 kişi ile bulunmamız, projemizin Gençlik Hakları ile ilgili oluşu sebebiyle katılımcılar tarafından çok anlaşılamaması sebebiyle, projemiz çok fazla alkış getirmedi. Bu durumdan etkilenen jüri ve de özellikle sponsor şirketler ve GAP İdaresi tarafından, GAP bölgesindeki projelere destek verilmesi düşüncesi ile Batı’dan (İstanbul – Bursa) yalnızca bir proje destek verilebileceği aksi halde gençlerden tepki alacaklarını düşünmüşler. Bu hassasiyeti bizlerde haklı buluyoruz ki, sunumlar esnasında hem eleştirilerimizi dile getirmek hem de projenin GAP’ta gerçekleştirilmesi için geri çekilmeyi düşündük, ancak eleştirilerimiz ve yaklaşımımızın anlaşılmayacağını gördüğümüzden dolayı vazgeçerek sunumumuzu gerçekleştirdik. Sonuç itibariyle, Şırnak, Batman ve İstanbul’dan projeler desteklendi. Özellikle İstanbul’dan YAŞÖM‘ün projesi desteklenmeye değerdi ve projeyi  sunan arkadaşımızın aktarımı çok etkiliydi.

Bu arada Şırnak‘lı gençlerin yoğun tezahüratlarından dolayı, panel sonunda GAPGENÇ’in seneye Şırnak’ta yapılacağı GAP İdaresi yetkilileri tarafından açıklandı. Şırnak’a buradan nasıl gideriz, gider miyiz, gidersek nelerle karşılaşırız şimdilik bilmiyoruz. Ama alternatif olarak Erzurum’da yapılacak olan DAPGENÇ‘e gitmeyi planlıyoruz.

Diğer bir panelde ise Pozitif Gelişim ve Girişim Derneği‘nden Öğretmen Bilal Zemin bizlere pozitivite ile ilgili bir sunum yaptı. Sunumu esnasında kullandığı videolar ve sunumun kurgusunu beğenmedik. Pozitifliğe dair anlattığı hikayelerin çoğu Facebook‘ta popüler hale gelmiş videolardı. Hitabeti kuvvetli bir insan olarak, gösterdiği videolarla duygu sömürüsüne gidecek şekilde kişileri etkilemeye çalışması gereksiz idi. Gereksizdi diyorum çünkü kendisi gerçekten başarılı bir öğretmen. Her gittiği okulda, Adıyaman’a ilk kez öğretmen atandığı günden bu yana yapmış olduğu çalışmalar, kütüphane oluşturması, okulu yenilemesi ve en önemlisi gençlerdeki “yapamam” düşüncesini okulun bahçesine gömmesi, takdire şayan, örnek çalışmalar. Başkalarının hikayesinden daha çok kendi yaşamından kesitleri dinlemek, bu tecrübelerden ders çıkarabilmeyi daha fazla isterdim. Ümit ediyorum ki bundan sonraki seminer ve sunumlarında bu yönünü ortaya çıkarır ve kendi yaptığı çalışmaları ve başarılı anlatır. Bu örnek öğretmenin yaptığı çalışmaları incelemenizi tavsiye ederim.

Festivalin olmazsa olmazına geliyor sıra. Halay… GAPGENÇ denince aklıma tek gelen şey, “Halay. Davul çalan bir genç, etrafında onlarca kişi ve sürekli aynı melodi kulaklarda. Sürekli bir üç ayak oynama durumu. Yer pek önemli değil. Kapalı spor salonunun içerisinde, dışında, sokakta, festival yürüyüşünde, atölyelerde, okulda… Her gittikleri yerde, davulun gören bir iki Mardin-Diyarbakır-Urfa yöresinden genç bir araya gelip, üç ayak oynamaya başlıyor. Saatlerce ama… GAPGENÇ denince halay’dan başka ne vardı diye düşünüyorum gerçekten…

Festival bunca plansızlık ve koordinasyonsuzluğa rağmen bizim için eşsiz tecrübe oldu. Festival’in tüm olumsuzluklarını, festival sonrasındaki GAP gezimiz bizlere unutturdu. Umuyorum GAP İdaresinden ya da organizasyondaki genç arkadaşlardan birileri bu yazıyı okurda, dikkate alır. Bu kadar bütçenin ayrıldığı, harcama yapıldığı, gençlerin emek harcadığı bir çalışma daha etkin ve verimli bir şekilde yapılabilir, gençler birbirlerinin deneyimlerinden yararlanabilir.

Özellikle kamp alanında konaklamanın yapılması sebebiyle, şehir dışından özellikle belli bir mesafeden (ör: 600 km.) gelen gençlerin yol masraflarının karşılanması, doğu-batı ayrımının ortadan kaldırılması, diyalog ortamının sağlanması adına katılımı teşvik edici olacaktır. Aksi halde GAPGENÇ’in önümüzdeki yıl Şırnak’ta gerçekleşecek olması sebebiyle, GAP dışından katılım çok az olacaktır.

GAPGENÇ 2013 Adıyaman

yorum